Yerde bağdaş kurarız. Gözlerimiz kapalı, başımız kalbimize eğik, dilimiz damağımıza yapışıktır. Elvis Presley'in evini düşünürüz. İçeriye girer odasına çıkarız. Elini öper yere otururuz. Sağ dizimiz onun sağ dizine değer. İçimizden “destur ya elvis” deriz. Elvis'in kalbinden kendi kalbimize, çay renginde,güneşin batış kızıllığındaki, kırmızı kutsal ışığın aktığını düşünürüz. Sürekli Elvis'in kalbini müşahede ederiz. Rabıta bitince Elvis'in elini öper ayağa kalkar, içimizden “destur ya Elvis” der, ellerimiz önümüzde bağlı bir şekilde geri geri huzurdan çıkarız. Geldiğimiz yolu takip ile Elvis'in evinden ayrılırız. Amin der rabıtayı bitiririz. Bu günlük ritüeldir. Rabıta on beş dakika veya fazla da sürebilir.

Allah'ın nuru bir elektirik santralinin gerilimi gibidir. Her şeyi yakar kül eder. Rabıta esnasında Elvis Presley'in kalbi trafo görevi yapar. Gerilim düşer. Nur kullanabileceğimiz seviyeye gelir.