Herhangi bir sesi kaydetmek için mikrafona ihtiyaç duyarız.Tüm mikrafonların işleyiş biçimi aynıdırHepsinin, hava basıncına uygun değişiklikleri yanıtlayan diyaframı / diyaframları veya şeritleri vardır.Örnek vermek gerekirse insan kulağının duymayı sağlarken kulaak zarının işleyiş biçimi gibi.Diyaframın bir yönde hareket etmesi veya şeridin pozitif onun zıttı yönünde hareket etmesi negatiftir.Mikrafonlar 3 şekilde ayrılır. Dinamic,condenser,şeritli.
Dinamik Mikrofonlar
Dinamik kelimesi, değiştirmek ya da hareket ettirmekten geliyor. Küçük bir bobin, sabit mıknatısın etki alanında bulunur. Mikrofona bir ses geldiğinde diyafram titreşir ve benzer şekilde dışarıya ses dalgası verir. Bobinde elektrik sinyalleri üretilir. Buna paralel olarak diyafram titreşimlerinin hareket değişimleri gözlemlenir. İşte analog ses denilen olay da budur. Hava basıncından dolayı ses dalgaları oluşur, bunlar bobinde elektriksel sinyallere dönüşür. Bobin manyetik alanda hareket ettiğinde de diyaframın analog hareket mekanizması meydana gelir. İşte bu titreşimlerin elektrik enerjisine çevriliş yöntemi, Mikrofon türlerinin farklı isimler almasına neden olmaktadır. Bobin ve sabit mıknatıs sistemi, dinamik mikrofonlarda bulunur.
Şeritli mikrafonlar
Şeritli mikrofonlarda, manyetik alanda askıda duran metalden yapılmış bir şerit bulunur. O titrediğinde, değişken elektrik sinyalleri üretilir. Çoğu şeritli Mikrofon '8 figürlü' patern olarak bilinirler. Yani mikrofonun hem önünden hem arkasından gelen sesleri alabilirler. Patern, ses alma şekli anl***** gelmektedir. Şeritli mikrofonların empedansı düşük ve kaliteleri yüksektir.
Kondenser Mikrofonlar
Kondenser mikrofonlar, kapasitif mikrofonlar olarak da bilinir. Diyafram, kapasitörün levhalarından birini yönlendirir ve titreşimler, tabakalar arasındaki değiken mesafeleri meydana getirir. Bu değişimler iki tip yöntemden biriyle değişken elektrik sinyallerine çevrilir. DC (doğru akım) öngerilimi; en çok kullanılan yöntemdir. Bir de RF öngerilimi yöntemi vardır. Bu yöntem genellikle Sennheiser markalı mikrofonlarda kullanılır. Bu yöntem, nemli ortamlarda da başarıyla çalışabilir. Buğulanma yaşanabilecek çevre şartlarında tercih edilebilecek tek tiptir.
Modelleri en iyi karşılaştırabilmeniz için bilmeniz gerkeen bazı önemli noktalar var.
- Frekans cevabı size mikrofonun yakalayabileceği frekans aralıklarını anlatır. Fakat ne kadar iyi frekans yakalayabileceğini değil! Bu yüzden frekans cevap grafiğine bakmalısınız. Grafik size mikrofonun farklı frekans ve seviyelerde nasıl çıkış vereceğini gösterir.
- Self-noise (Eşdeğer gürültü düzeyi olarak da bilinir.) Mikrofon tarafından arkaplanda kendiliğinden üretilen seslerin ölçüsüdür. Bu kayıt yaparken çok düşük olmalıdır. Ancak çok düşük sesleri de kaydetmek istiyorsanız self-noise oranını yüksek tercih etmelisiniz. Belli ki, düşük self-noise rakamı daha iyi demektir. Bu rakam genellikle dB(A) desibel ölçü biriminden verilir. Örneğin insan kulağının duyabileceği en düşük ses: 15 dB (A) SPL. SPL, 'Ses Basınç Seviyesi'nin kısaltılmışıdır. A harfi ise A-weighting yani aslında düşük seviyeli gürültülerin beyinde algılanma miktarına göre hazırlanmış bir ağırlıklandırma yöntemini ifade etmektedir. Sessiz bir mikrofon 20 dB (A) SPL'dir.
- “Total harmonic distortion” ifadesi, sesin kaynaktan alındığı andan kulağa gidene kadarki kaybını ifade eder. Bu yüzdelik oranın düşük olmasına dikkat edilmelidir. Genellikle mikrofonun maksimum ses basınç seviyesi ile birlikte verilir. Bu maksimum ses basınç seviyesinin yüksek olması ise daha iyi demektir. Örnek: 142 dB SPL'de % 0.5
- Bir mikrofonun dinamik aralığı, SPL tavan ve taban değerleri arasındaki arasındaki farktır. Pratikte dinamik aralık, mikrofonun üstesinden gelebileceği ses seviyelerinin aralığıdır. İnsan kulağı ancak 0 ile 120 dB arasındaki ses seviyelerini duyabilir.
- Mikrofonlar, empedans adı verilen, ohm birimli (Ω) elektriksel karakteristiklere sahiptirler. 600 Ω altı, düşük empedans sayılır. 600 Ω ile 10 Ω arası, orta empedans, 10 Ω altı ise yüksek empedanstır. En iyi sonuç için mikrofonun çıkış empedansının, mikser ya da ses kartınızın ön yükseltecinin (preamplifier) giriş empedansıyla eşit olması gerekmektedir.
- Hassaslık, mikrofonun akustik basınçları çıkış voltajına ne kadar iyi çevirdiğidir. Bu değer 1V / Pa birimi ile verilir. 1 Pa (Pascal) değerinde ses basıncı uyguladığınızda o, mikrofondan milivolt cinsinden değerlerle geri gelir. Çıkış voltajının daha eski bir metodu ise negatif değerlikli dB'nin 1 Volt / Pa birimi ile ele alınmasıdır. Çünkü mikrofonlar daima 1 Volt'tan daha az çıkış verirler. Tipik değerler -60dB ile -70dB arasıdır. Eğer mikrofonun çıkışı eski şeritli modellerde olduğu gibi çok düşükse bir preamplifier'e ihtiyacınız var demektir. Bu, mixer ya da ses kartınıza sesin daha güçlü verilmesini sağlayacaktır. Ancak yeni model mikrofonlarda buna ihtiyaç yoktur.
Polar Pattern'ler
Polar pattern, daha önce de belirttiğimiz gibi mikrofonun ses alış yönüdür. Bunlar geometrik şekillerle açıklanırlar. Mikrofonu kullanacağınız ortamın özelliğine göre uygun pattern'li olanı seçmelisiniz.
Çokyönlü mikrofonlar, adından da anlaşılacağı gibi her yönden gelen sesleri alabilirler.
Kardioit (kalp şekilli) mikrofonlar, kenarlardan ve arkadan gelen sesleri engellerlerler. Sabit bir noktaya konumlandırılmış ses kaynağı (insan ya da çalgı aleti) için avantajlıdırlar.
Hiper kardoitler de benzer şekildedir, ama daha dar bir alan için kullanılırlar. Daha etkili ses alımı ve canlı performanslarda daha az yankısı için tercih edilirler.
Diğer bir tür de “8 figürlü” diye de bilinen çift yönlülerdir. Kenarlar hariç, ön ve arka kısımdan gelen sesleri alırlar.
Mikrofon almadan önce şunları kontrol edin:
- Frekans cevap eğrisi düz mü yoksa daha mı doğal? Bu seçim tamamen sizin vokal tarzınıza bağlıdır.
- Polar yapısı: İhtiyacınız olanı belirleyin.
- Hassaslığı kontrol edin: Preamp'a ihtiyacınız olacak mı olmayacak mı?
- Empedansı kontrol edin: Preamp'ın arabirimi ile uyumlu mu?
- Dinamik alanı ve self-noise rakamlarını kontrol edin: En yumuşak ve en güçlü sesleri sorunsuz kaydedebilecek mi?